NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
مُحَمَّدُ
بْنُ كَثِيرٍ
أَخْبَرَنَا
شُعْبَةُ
عَنْ
الْحَكَمِ
عَنْ عَبْدِ
اللَّهِ بْنِ
نَافِعٍ عَنْ
عَلِيٍّ قَالَ
مَا مِنْ
رَجُلٍ
يَعُودُ
مَرِيضًا مُمْسِيًا
إِلَّا
خَرَجَ
مَعَهُ
سَبْعُونَ أَلْفَ
مَلَكٍ
يَسْتَغْفِرُونَ
لَهُ حَتَّى
يُصْبِحَ
وَكَانَ لَهُ
خَرِيفٌ فِي
الْجَنَّةِ
وَمَنْ
أَتَاهُ
مُصْبِحًا
خَرَجَ مَعَهُ
سَبْعُونَ
أَلْفَ
مَلَكٍ
يَسْتَغْفِرُونَ
لَهُ حَتَّى
يُمْسِيَ
وَكَانَ لَهُ خَرِيفٌ
فِي الْجَنَّةِ
Ali (b. Ebî Talib)'den demiştir
ki:
Geceleyin bir hastayı
ziyaret eden kimseyle birlikte mutlaka yetmiş bin melek (daha yola) çıkar. (Bu
melekler) sabaha kadar o ziyaretçi için (Allah'dan) af dilerler ve (ayrıca)
onun için cennette hazırlanmış meyveler vardır.
İzah:
İbn Mace, cenaiz;
Tirmizî, cenaiz, tıb; Ahmed b. Hanbef 1-91, 118, 121, 229.
Metinde geçen sabah;
gece yarısından gündüzün ortasına kadar olan süre, mesa (gece) kelimesi de öğle
vaktinden gecenin yarısına kadar olan süre anlamında kullanılmıştır.
Bu hadis-i şerifte,
vadedüen mükâfatlar, hastayı sadece Allah rızası için ziyaret edenler içindir.
Hastayı zenginliğinden veya şahsi nüfuzundan dolayı, ya da gösteriş için
ziyaret edenlerin bu mükâfattan bir nasibleri yoktur.
Bu mevzuda Ahmed b.
Hanbel'in rivayet ettiği bir hadis-i şerifte şu mealdedir: "Ebû Musa
el-Eş'ari, Hasan b. Ali'yi hastalığında ziyaret etmiştir. Ali ona:
"Hasta ziyareti
için mi geldin, yoksa görüşüp konuşmak maksadıyla mı geldin?” diye sordu. O da:
"Hasta ziyareti
için geldim" deyince:
"Bir müslüman
müslüman bir hastayı ziyarete çıkınca kendisiyle birlikte yetmiş bin melek
daha çıkar."[Ahmed b. Hanbel 1,121.] dedi. Tirmizî'nin rivayet ettiği bir
hadis-i şerifte şu mealdedir:
"Said bin Ilaka
el-Kufî'den rivayet edilmiştir; dedi ki: Ali (r.a) elimden tuttu ve "Yürü
bizimle beraber (oğlum) Hüseyin'e ıyadetde bulunalım.” dedi. Ebû Musa'yı
Hüseyin (r.a)'in yanında bulduk. Ali:
"Ey Ebû Musa"
dedi. "Iyadete (hastayı ziyarete) mi geldin, yoksa (mutlak) ziyaret midir
kasdın?" Ebu Musa
"Hayır, aksine
hastayı ziyarete geldim" dedi. Bunun üzerine Ali dedi ki:
"Rasûlullah
(s.a.v.)'den işittim, şöyle buyurdu. "Bir müsiüman, bir müs-Iumana
sabahleyin iyadette bulunursa behemehal yetmiş bin melek, akşam oluncaya dek
onun için istiğfar ederler ve şayet akşamleyin iyadette bulunursa, behemehal
yetmiş bin melek sabah oluncaya kadar onun için istiğfar ederler ve kendisi
için cennette bir mergzar (bahçe) vardır."
Bu hadis
garib-h»sendir. Ali'den müteaddit verililerden rivayet edilmiştir. Kimi mevkuf
olarak rivayet ederek onu ref etmemiş (Rasul-i Ekrem'e çıkaramamıştır. Ebû
Fahite'nin adı Said b. Ilaka'dır.[Tirmizî, cenaiz]